Ayrılık kanserine yakalanan bir adamın yanından geçen bir bebeğin kokusunu duyacağı bir hayal dünyasında ve farklı isimlerin bir kişiliğe sığdığı veya bir kişinin birçok isime sığamadığı bir kısa hikâyeler âlemi bu satırlar.

Her hikâye farklı bir büyüyle gerçeğe bağlanan, büyülü gerçekliğin yirmi bir farklı düğümü. Gecelerce beyaz sayfanın siyah gölgesinde, bu düğümlere üfleyen Kays ve cinleri benim hayali gerçeklerim.
Hepsi de aşka bağlanır gibi gözükse de aslında aşkın bu hikâyeleri bağladığı hayaller.
Bazıları sonsuza kadar sürebilecekken, hepsi bir yerlerde kesilen ölümsüz satırlar olarak kalemimden sayfalara aktılar. Benim bile ileride neler yaşadıklarını düşündüğüm her öykü sırra kadem basmadan önce bana fısıldadıklarını anlattım. Hiçbir hikâye bir şahsa bağlı olmadan şahsiyet kazandı. Yirmi bir farklı öykü ve yirmi bir farklı hayali gerçek…

Kimisi birer deneme gibi gözükse de, aslında hepsinin birer hikâyesi var. Kimisi yazılmış, kimisi daha yazılmaya gebeler.

Yazdıklarımın tümünü anlatan bir cümleyle başladı hepsi ve bu cümleyle bitiriyorum tüm yazılanları;
“Dünya bir hayalden ibarettir.”