1098-99’da Haçlıların Suriye ve Filistin bölgesine geldikleri aynı zamana rastlayan günlerde İran’daki Alamut Kalesi’nden gönderilen Haşhaşîler de bu topraklara ayakbastılar. Halep ve Dımaşk gibi büyük şehirlerde kendilerine taraftar bulan Batınîler, yaptıkları suikastler yanında Müslümanlar arasındaki bölünmüşlüğü daha fazla derinleştirmeleri ile de dehşet uyandırdılar. Haçlılar ile etkin mücadele eden Mevdûd, Aksungur, Böri gibi kahraman emirler onların hançerleri arasında can verdiler. Şehrin ulu camilerinde genellikle Cuma günü işlenen cinayetler halkta panik ve korku uyandırdı. Şehirlerden sürülmeleri ile kalelerine kapanıp savunma durumuna geçen Haşhaşîler buradan da etrafa dehşet saçtılar. Keskin hançerlerini Selahaddin’in güçlenmesi ile Haçlılara yönelten Batınîler, bundan sonra Haçlılara da saldırdılar. Yeni Kudüs Kralı seçilen Sûr hâkimi Conrad, hiç beklenmeyen bir anda İsmailî fedâiler tarafından öldürüldü. Bundan sonra Haçlılar ve Müslümanlar arasında kaygan bir siyaset izleyen Haşhaşîler, denge tahtasındaki bir cambaz gibi hareket ettiler. 1256’da Alamut’un Moğollar tarafından yerle bir edilmesinden sonra Sultan Baybars’a yanaşan Suriye’deki Haşhaşîler bir müddet daha hayatiyetlerini devam ettirdiler. Zamanla Baybars’ın ayağına bağ olan gittikçe etkisini yitiren bu topluluk, nihayet onun çelik pençesi altında yok olup gittiler. Bundan sonra Haşhaşîler bir dağ masalı olup tarihe karışmalarına rağmen, etkileri günümüze kadar devam ederek efsaneleşti. Bu kitapta Haçlı seferlerinin gizli kalmış detaylarını ve Selçuklu Türk hanedanlarının ilginç hikâyeleri ile harmanlanmış tarihin iki asrını ve Nizarî İsmailîlerin bunlarla yaptıkları dehşetengiz mücadelelerini bulacaksınız.