“Bu mektup bir açıklama. Bir savunma halini almasını istemem. Onaylanmayı dileyecek kadar çılgın değilim; kabul görmeyi bile talep etmiyorum: bu çok büyük bir talep. Sadece anlaşılmayı arzu ediyorum.
“Hayat, Monique, olası bütün tanımlardan daha karmaşıktır; basite indirgenmiş her imge, kaba olma riskini taşır her zaman. Şairlerin kesin terimlerden kaçınmasını onayladığımı da sanmayın, onlar sadece düşlerini bilirler; şairlerin düşlerinde hakikat payı çoktur, fakat hayat bu düşlerden ibaret değildir. Hayat şiirden daha fazla bir şeydir; fizyolojiden daha fazla birşeydir, o kadar uzun zaman inandığım ahlaktan da. Hayat bunların hepsidir ve çok daha fazlasıdır: hayat, hayattır. Tek servetimiz ve tek lanetimiz...
“Kelimeleri o kadar çok kişi kullanıyor ki Monique, artık kimseye uygun düşmüyorlar; bilimsel bir terim bir hayatı nasıl açıklayabilir? Bir olayı bile açıklamaz; ona işaret eder. Hep aynı şekilde işaret eder, halbuki farklı hayatlarda birbirine tıpatıp benzeyen iki olay yoktur, aynı hayatın içinde bile yoktur...“
(Arka Kapak)
Alexis ya da Beyhude Mücadelenin Kitabı, 1929’da çıktı; o güne kadar yasak damgası vurulmuş bir konunun yüzyıllardan beri ilk defa edebiyatta ve toplum ahlakında tam olarak yazılı ifadesini bulduğu bir dönemle çağdaştır. Yayımlanışından bu yana yaklaşık otuz beş yıl geçti: bu süre boyunca, fikirler, toplumsal âdetler, kamuoyunun tepkisi değişime uğradı, ancak sanıldığından daha azdır bu değişiklik; yazarın görüşlerinden bazısı değişti, ya da değişebilirdi. Dolayısıyla, bu uzun aradan sonra Alexis’i yeniden açtığımda az çok endişeliydim: bu metinde bazı ufak tefek düzeltmeler yapmam gerekeceğini, değişmiş bir dünyaya ilişkin durum saptaması yapacağımı sanıyordum.
Bununla birlikte, iyice düşündüğümde bu değişiklikler bana lüzumsuz, hatta zararlı göründü; birkaç üslup dikkatsizliği hariç, bu küçük kitap olduğu gibi bırakıldı, bunun da görünüşte birbirine karşıt iki sebebi var: biri, artık haritalardan silinmiş bir ülke, bir zaman, bir çevreye sıkı sıkıya bağlı, çok eski bir orta Avrupa ve Fransız atmosferinin sinmiş olduğu bir iç dökmenin çok özel karakteri kitabın sesini değiştirmeden bu atmosferde herhangi bir değişiklik yapılması imkânsız olurdu. İkincisi ise aksine, hâlâ uyandırdığı tepkilere bakılacak olursa, bu anlatının bir tür güncellik hatta bazı kişiler için bir tür yararlılık taşır göründüğü gerçeği.
Eskiden kanunen ve ahlaken yasak olarak kabul edilen bu konu günümüzde edebiyatta fazlasıyla işlenmekle hatta istismar edilmekle, böylece de bir tür hak kazanmakla birlikte, öyle görünüyor ki Alexis’in özel sorunu bugün eskiden olduğundan daha az kaygı verici ya da daha az gizli değildir; ayrıca bu konuda bazı çok sınırlı çevrelerde hüküm süren ve hakiki özgürlükten çok farklı olan göreli kolaylığın da kamuoyunun bütününde bir yanlış anlama ya da bir önyargı daha yaratmaktan başka bir şey yaptığı söylenemez. Alexis ve Monique’in dramının hâlâ yaşandığını ve cinsel gerçekliklerin dünyasına yasaklarla ket vurulduğu müddetçe kuşkusuz yaşanmaya devam edeceğini anlamak için etrafımıza dikkatlice bakmamız yeter; bu yasakların belki de en tehlikelileri dilin koyduğu yasaklardır; ne var ki dilin, insanların çoğunun fazla sıkıntı çekmeden bertaraf ettiği ya da etrafından dolaştığı engellerine, vesveseli kafalar ve saf yürekler neredeyse kaçınılmaz olarak takılıyor. Ne denirse densin, toplum ahlakı, bu romanın temel öğesinin çok eskimiş olamayacağı kadar az değişti.
Kitabın Özellikleri
Basım Dili | Türkçe |
Çeviren | Sosi Dolanoğlu |
Sayfa Sayısı | 96 |
Kapak Türü | Karton Kapak |
Kağıt Türü | 3. Hamur |
Basım Tarihi | Haziran 2016 |
Basım Yeri | İstanbul |
En / Boy | 13,00 / 6,00 cm. |