Aslında özgürlük hakkında ne biliyoruz? Özgürlük bir ideal mi, bir değer mi, bir kavram mı? Yoksa bir mücadele, hem de mücadelelerin en onurlusu mu? Bireylerin özgürlüğü ile genel kanunların gerekliliği nasıl uzlaştırılabilir? Özgürlük nasıl aynı anda insan için hem en iyi hem de en tehlikeli şey olabiliyor? Eşitlik ve özgürlük birbirleriyle çelişen kavramlar mı? Aynı anda bütün insanlar özgür olabilirler mi? 
Aiskhylos’un ve Sokrates’in Atina’sında da, 21. yüzyıl başının globalleşmiş dünyasında da, 9. yüzyılın Bağdat’ında da, 15. yüzyıl Roma’sında da, 11. yüzyıl Endülüs’ünde de, 19. yüzyıl New York’unda da, insanoğlu hep bu soruların cevaplarını aramış.
Schelling’in dediği gibi “en derin uçuruma ve en yüce gökyüzüne”, hepimizin yaşama amacına yapılan bir yolculuk. İnsanoğlunun en güzel düşü, Helenistik kökenlerinden günümüze, kendi tarihini anlatıyor.