Millet ve vatan kavrayışlarının tarihi ile ilgili tartışmaları derinleştirebilmek için, gerek bu unsurların, gerekse bunları paylaştığımızı tahayyül ettiğimiz başka insanlardan oluşan topluluklara duyulan aidiyet hissinin tarihine eğilmek gerektiği açık. İşte burada zihnimizin hayret kapısını ardına kadar açık tutmakta yarar var. Vatan, il, yurt, ulus, kavim, millet, soy gibi kavramların geçmişi hepimiz için sürprizlerle dolu. Geçmişin en az bizim kadar incelikli insanlarının bu kavramların içini nasıl farklı şekillerde doldurduklarına yakından eğilmek gerek.
Osmanlı devletinin şemsiyesi altına girmiş insanları ve onlara ait toprakları anlayabilmek için karşımıza çıkan en önemli anahtar kelimeler arasında diyar-ı Rum ve Rumîlik kavramları var. Bu kavramlarla birlikte birçok soru sökün ediyor:
Diyar-ı Rum neresidir? Bir tür vatan mıdır? Anadolu mudur Roma mıdır? Kimlere Rumî denmiştir? Roma kimliğinin ve kültür mirasının tapusu Bizans’tan Batı’ya mı geçmiştir?
Hem insanlığın geçmişi hem kendi geçmişimiz bize farklı yerelliklerin mümkün olduğunu, “bir yer’in insanı olmanın” çok farklı şekillerde yaşanabileceğini gösteren nice hikâye sunuyor. Diyar-ı Rum’a dair bu küçük kitap da bunlardan bir tanesi.
YAZAR HAKKINDA: Cemal Kafadar, halen Harvard Üniversitesi Ortadoğu Tarihi Bölümü’nde öğretim üyesi. Halil İnalcık ile birlikte hazırladığı Süleymân the Second and His Time (Isis Press, 1993), Osmanlı devletinin kuruluş sürecini anlattığı 1995 tarihli Between Two Worlds: The Construction of the Ottoman State (İki Cihan Âresinde, Birleşik, 2010; yeni çevirisiyle Metis yayın programındadır).
METİS YAYINLARI’NDAKİ DİĞER KİTAPLARI: Kim var imiş biz burada yoğ iken (2009)
Kitabın Özellikleri
Basım Dili | Türkçe |
Hazırlayan | Semih Sökmen |
Sayfa Sayısı | 144 |
Kapak Türü | Karton Kapak |
Kağıt Türü | 2. Hamur |
Basım Tarihi | Haziran 2017 |
Basım Yeri | İstanbul |
En / Boy | 13,00 / 19,50 cm. |