Denizli; denizi olmayıp adında denizin izlerini taşıyan şehir. Türkiye Selçukluları döneminde uçların kadim şehri. 1176’dan beri şehrin önce Laodikya’dan Lâdik’e ardından Denizli’ye dönüşen yolculuğu. Tekstilin, kaplıcaların, jeotermalin merkezi oluşuyla bölgesinin lokomotifi ve çekim merkezi olan tarımın, sanayinin ve girişimciliğin önemli durağı.
Denizli; bütün ilçelerinden özellikle kırsal kesiminden, Afyonkarahisar, Burdur, Uşak, Manisa gibi komşu illerden ve uzak diyarlardan genç ve aktif nüfusu kendi bünyesine çekmiştir. Kıyı Ege’yi İç Batı Anadolu ve Akdeniz’e bağlayan tarihi yollar üzerinde olmasını her zaman fırsata çevirmiştir. Dün-
yaca ünlü Pamukkale travertenlerini bünyesinde barındıran Denizli Miryokefalon ve Kazıkbeli Zaferi gibi önemli zaferlere sahne olduğundan tarihi coğrafyası da en az günümüz coğrafyası kadar zengindir. 
Tarihi dönemlerde çok sayıda büyük antik yerleşmenin kurulduğu Denizli, Türklerin Anadolu’ya gelmeleriyle birlikte uçlardaki en önemli yerleşim-
lerden birisi olmuş, Anadolu’ya gelen Türkmenlerin en fazla ilgi gösterdiği mekân haline dönüşmüştür. 12.135 km2 lik yüzölçümü ile Ege bölgesinin en büyük illerinden olan Denizli, verimli ovaları, zengin su kaynakları, yaşamaya uygun iklimi, yaylaları ve hayvancılık açısından elverişli otlakları sayesinde her dönemde cazibe merkezi olmuştur. Asya’nın farklı coğrafyalarından Anadolu’ya gelenlerin beraberlerinde taşıdığı ata yurdunun kadim kültürü, göçler sayesinde Denizli yöresine kadar ulaşarak bu topraklarla yoğrulmuş ve zengin bir kültür ortaya çıkmıştır. 
Elinizdeki eserde, Denizli’nin yukarıdaki özelliklerinin yanı sıra, nüfusunun gelişimi ve değişimini, yerleşmelerin coğrafi analizini, ortaçağ dönemi Denizli’sinin tarihi coğrafyasını, ilin yeraltı ve yerüstü sularını, hidrografik özelliklerini ve Denizli’nin doğası, kültürü ve beşeri özelliklerinin harman-
lanmasıyla meydana gelen yörenin muhteşem su kültürünün, sarnıçların, muslukların, sudan koyun atlatma geleneğinin izlerini bulacaksınız. Denizli’ye birlikte kısa bir yolculuk yapmaya ne dersiniz?