İnsanın insanı pek az dinler hale geldiği bir dünyada, psikoterapi, eşsiz bir insani karşılaşma imkânı sunar. Terapi odası, zamanımızda, pek çok kişinin gerçekten işitildiği tek yer haline gelmiştir. Peki, terapi odası değer-bağımsız bir alan mıdır, yoksa bütün kuramlar gibi modern terapi kuramlarının da berisinde bir kültür ve ideoloji saklamakta mıdır? Terapi: Kültürel bir Eleştiri adlı bu kitabında Prof. Dr. Kemal Sayar, bir şifa yönteminin kültürel çözümlemesini yapıyor. Zamanımız ‘psikolojik insan‘ın yükselişine ve ‘terapi kültürü‘nün yaygınlaşmasına tanıklık ediyor. İnsanlar kendilerini, modern çağda giderek daha fazla terapi diliyle ifade ediyor. Modern terapiler, bireyselleşme ve özgürlüğe vurgu yaparken, insanı toplumsal ve kültürel bağlamından uzaklaştırıyor mu? Modern terapiler eliyle yalnızlaşma, katı bireycilik, yabancılaşma veya narsisizm gibi modernliğe mahsus bazı ‘hastalıklar‘ çoğaltılıyor mu? Terapi, kimileyin çözümünü hedeflediği sorunları, kendi eliyle üretebilir mi? Elinizde tuttuğunuz kitap, hem bir modern çağ eleştirisi sunuyor, hem de bu sorulara cevap arıyor. Terapi: Kültürel Bir Eleştiri, psikoterapinin kendi içinden yükselen bir ses, bir eleştiri. Bireyi iyileştirmeye çalışırken, kendi içindeki açmazlara bakmayı başaramayan terapi yöntemlerine içeriden bir bakış. Prof. Dr. Kemal Sayar, insanın "kendisini tavaf eden hacı" olduğu bir zamanda, mesleki birikimini bir ayna misali psikoterapi kuramlarının üzerine tutuyor. İnsanın ilişki arayan bir varlık olduğunu söyleyerek, psikoterapi kuramlarındaki esaslı paradigma değişimine dikkatimizi çekiyor. Gündelik hayatı ve politikayı terapi odasının dışında bırakmayan, kültürel ve sosyal bağlama dikkat kesilen, ötekinin yüzünü bir çağrı olarak önemseyen, şiirsel ilhamlara açık bir psikoterapi öneriyor. ‘Çağın terapi odası‘nda kafası karışmış herkes için, yeni sorular sorduracak, insanı farklı ve derinlikli bir bakış açısıyla kavramamızı sağlayacak bir kitap. Şifa niyetine."Hayat ne kadar korkunç... Yalnızlık çok güzel görünüyor. Yapraklar gibi savruluyoruz, kimse nereye düştüğümüzü bilmiyor, kimsenin umurunda değil hangi siyah nehrin bizi alıp götürdüğü..."
Yalnız bir genç kadın, bunalmış bir anne, ilgiye muhtaç bir çocuk, aşık bir adam, ilgisiz bir koca... Derin bir gözlem gücüyle kahramanlarının iç çatışmalarına odaklanan Katherine Mansfield, bambaşka hayatlardan bambaşka sesleri ustalıkla yarattığı senfoninin bir parçası kılar. Bir yanı şiire bakan özgün üslubuyla öykülerini incelikle işlemiş, öznelleştirmiştir. İroni, zeka, melankoli, korku, aşk, yalnızlık?insana dair birçok duygu ve durum; en gerçek haliyle eserlerini sarmalayan semboller ve karakterlerde hayat bulur.
Yeni Zelanda'daki çocukluğu, Londra'daki okul yılları, ilişkileri, erken yaşta pençesine düştüğü tüberküloz ve tedavi süreci... Virginia Woolf, D.H. Lawrence, Bertrand Russell gibi büyük isimlerin çağdaşı, modern öykücülüğün en önemli temsilcilerinden Katherine Mansfield'ın yaşamındaki dönemeçler, öykülerinin berrak karakterleri üzerinden okunabilir.
"Kıskandığım tek yazar."
- Virginia Woolf
Kitabın Özellikleri
Basım Dili | Türkçe |
Sayfa Sayısı | 352 |
Kapak Türü | Karton Kapak |
Kağıt Türü | 2. Hamur |
Basım Tarihi | Nisan 2024 |
Basım Yeri | İstanbul |
En / Boy | 13,50 / 21,00 cm. |