Bir tuval, bir fırça resim yapmaya yeter mi? İçimizdeki renkler yaşadıklarımızın kaçını, ne kadar yansıtabilir?

Bu dünya öyle bir yer ki her bir zerresinde farklı hayatlar yaşanıyor, bu hayatlar farklı olaylarla evrilirken insanın yaşadığı her şey, kendi dünyasını yaratmasına neden oluyor. İşte bir genç adam için bu dünya tuvalin ta kendisiydi. Seçtiği renkler tuvali şekillendirirken yaşadığı her bir anın büyük resme hizmet ettiğini nereden bilebilirdi. Ya yaşadıklarına kader diyerek razı olacak ya da kendi yolunu seçerken yaşayacaklarına hazır olacaktı.

Genç adam, her fırça darbesiyle tuvali boyarken içindeki fırtınalara yenik düşüyor fakat pes etmiyordu. Olanlar karşısında anı yaşıyor, bir sonraki adımına hazırlık yapamıyordu. Tıpkı tuvalindeki çizgilerinin belirsizliği gibi Araf’ta yürüyor, yaşadıklarını anlamaya çalışıyordu.

Bunca yaşanmışlıktan sonra geriye tek bir şey kalıyordu: tuvali tamamlamak.