Aydinlanma çagi ile birlikte ortaya çikan modern bilim anlayisi, insanin doga ile olan kadim mücadelesinde büyük 
basarilar kazanmasini sagladi. Bunun verdigi güvenle içinde yasadigi “saat gibi isleyen” evrenin kurallarini bir gün 
tam olarak kesfederek, geçmis ve gelecekteki tüm olaylari sonsuz bir kesinlikle belirleyebilecegini düsünmeye basladi. Ancak bir yandan kuantum mekanigi ve kaosun kesfi, insanin “mutlak determinizm” hayalini suya düsürürken; öte yandan beynimizdeki nöronlarin etkilesimi sonucunda ortaya çikan “bilinç”in veya karincalarin bir araya gelerek olusturdugu kolonilerin son derece kompleks davranislar sergilemesi gibi olgularin açiklanmasinda yetersiz kalmasi, olgulari bilesenlerine ayirarak inceleyen “indirgemeci” bilim anlayisinin yaninda, bütüncül olarak ele alan yeni bir bilim anlayisinin gerekliligini ortaya koydu. Böylece, birçok bilim dalinda birbirinden bagimsiz gerçeklesen buluslarin sonucunda; bilesenler arasindaki etkilesimlerle“kendiliginden organize olan” ve “beliren” yapilari ve davranislarini inceleyen “kompleksite bilimi” ortaya çikti. 

Kompleksite biliminin getirdigi yeni araçlar, diger tüm kompleks adaptif sistemler gibi, ekonominin de incelenmesi ve anlasilmasi için yeni olanaklar sagliyor. Bu kitapta, kompleksite bilimi ve iktisadin kesisim noktalari ortaya konularak, bu araçlarin ekonomiyi incelemekte nasil kullanilabilecegi açiklaniyor.